Devador – Özgürce İlk Adım 5
Her iki yolcuda yemekten sonra kuledeki insanlarla tanışma imkanı bulmuştu. Merav öğrencilerle konuşurken yaşlı hocasıysa öğretmenlerle sohbet ediyordu. Konuştukları kişiler farklı olsa da her ikisinin de amacı aynıydı: şehirdeki durum hakkında bilgi edinmek.
Öğrenciler Merav’a büyük ilgi göstermişlerdi kendilerinden farklı birini görme onları heyecanlandırmış ve de meraklandırmıştı. Ona hocası hakkında , öğrendiği büyüler hakkında ve de yolculukları hakkında sorular soruyorlardı .Kendileri cevaplarını alırken Merav da onlara şehir hakkında sorular yöneltiyordu .Şehrin yapısı, halkı, tarihi, önemli mekanları ve kişileri … hepsini bu öğrencilerden öğreniyordu. Onlarla konuşurken geleceklerini de düşünüyordu çoğu okulu bitiremeyecek senelerini boşa harcamış olacaktı, bitirmeyi başaranlarsa çok yetenekli olmadıkları sürece küçük kasabalara yada şehirlere atanacaklar orada halka ve de yönetime yardımcı olacaklardı. Hayatlarını sürekli başkalarının sorunlarını gidermekle geçirecek ve sonunda yaptıklarını arkalarında bırakarak hak ettiklerinin azını kazanmış olarak öleceklerdi. Kendiyse eğer hocasının yolunda giderse hep seyahat edecek yeni yerleri görecek yeni insanlarla tanışacaktı. Ömründe bir çok heyecanlı macera yaşayacak ve sonunda belki bir Büyü Efendisi olacaktı. Önünde daha iyi bir geleceğinin olduğunu düşünüyordu ama bir yandan da aklına Yolcuların çok fazla düşmanları olduğu geliyordu .Peşinde hurafelere inanan aklındaki bilgileri çalmaya çalışan bir çok avcı olacaktı belki de belki de çok kısa bir zaman sonra ölecekti.
Öğrenciler Merav ile sohbet ederken öğretmenleri de hocasını bilgilendiriyordu. Anlattıklarına göre tüccarlar birliğiyle şehir satıcıları arasında para konusunda anlaşmazlık çıkmıştı ..Başlarda büyük olmayan tartışmalar yaşanırken birkaç hafta içinde ardı ardına her iki taraftan da kişiler öldürülmüş ortam gerilmişti. İmparatorluk bunun üzerine kendi satıcılarının tarafını tutmuş ve şehirdeki askerleri kullanarak sorun olan tüccarları bölgeden uzaklaştırmıştı. Bunlar yaşanırken öldürülen tüccarların olması meslektaşlarını intikam almaya yöneltmiş ve şehre bir nota çekmeye varacak kadar işi ileri götürmüştü. Şehir valisi notaya sert bir şekilde cevap vermiş ve tüccarların şehre girmesini tamamen yasaklamıştı bundan sonra ortam daha da gerilmiş ve tüccarların bir ordu topladığı duyulmuştu. Anlatılanlara göre İlik Krallığından ve Terör Topraklarından toplanmış dört ila beş bin arası paralı asker şehrin kuzeyindeki dağların arkasında kamp kurmuş ve şehre saldırmak için zaman kollar olmuştu. Bu saldırıya karşı şehri savunacak bin ila bin beş yüz kişi bulunuyordu bunların bir kısmını halk ve okuldaki öğrencilerin oluşturması gücün kabiliyetini epey düşürmüş olacaktı ; bu yüzden ki Gekil yolcuları çağırmış onlardan şehrin savunmasında önemli bir rolü olacak taşı almalarını istemişti. Öğretmenlerin ve Gekil’in yolcuya anlattıklarına göre taş tüccar ordusunun arkasında beklediği dağlarda bir mağaranın içinde saklı bulunuyordu. Dağlarda bir çok canavarın yanı sıra tüccar ordusunun askerleri de bulunuyordu buna mağarada ki tuzaklarda eklendiğinde bu iş normal kişilerin yapabileceği bir şey olmaktan çıkıyordu.
İki yolcuda aldıkları bilgilerden sonra odalarına çekilmek üzereydi birkaç dakika konuştular ikisinin de ortak noktaları görevin tehlikesiydi ölmeleri büyük olasılıktı öte yandan vaat edilen altın ve de eşyalar görevi almalarını kabul ettirecek kadar değerliydi. Görevi almaya karar verdiler planları sabah hazırlanmak ve akşama doğru yola çıkmaktı ikisi de bunu düşünerek odalarına çekildi ve uykuya daldı.
Kulenin yolcuların kaldığı kesimi sessiz ve de karanlıktı tıpkı kulenin tepesine çıkarken olduğu gibi fakat bu sefer yolcular uyuyor olmalıydılar. Suikast çiler bunu düşünerek koridorda hareket ediyorlardı ikisinin de aldıkları emir kesindi: Mavi Kuleye büyücülere ve şehre yardım edecek kim gelirse onları öldüreceklerdi. İşi bıçakla yapacaklardı odalara sessizce girecek ve yolcuların boğazlarını keseceklerdi ikisinin de çıkaracakları ses sadece boğazlarında gelen hafif hırıltı olacaktı. Eğer boğazlarını kesmeyi başaramazlarsa basit bir yara açacaklar ve bıçaklarındaki zehri vücutlarına geçireceklerdi bunun sonucunda da iki dakikadan daha az bir sürede iki yolcuda ölecekti. Planlarını uygulamak üzere ikisi de yolcuların kapılarının önüne geçtiler kuzeydeki oda Merav’ın güneydekiyse hocasınındı. Koridorun sonunda bir pencere vardı bir şey olursa diye oraya uzun bir ip bağlamışlardı oradan kaçmayı planlıyorlardı.
Önce güneydeki kapıda duran katil kapıyı açtı, çok sessizce davranmıştı yolcunun hiçbir şeyden haberi olmayacaktı. Kapıyı kötü niyetleriyle açtı odada ışık yoktu ama yıldızların ışığı içeriye hafif bir aydınlık veriyordu adam yatağa baktı. Yatak boştu korku ve heyecan duydu kapının öteki tarafına banyoya doğru baktı gördüğü şey karşısında elindeki bıçağı düşürdü. Karşısında yolcu duruyordu ellerini çeviriyor sessizce sözcükler mırıldanıyordu elinin içinde çevirdiği noktanın tam ortasın önce küçük bir ışık gördü ardından ışık büyüdü ve bir alev topuna dönüştü. Adam yüzünü buruşturdu birazdan ölecekti boşu boşuna bok yolunda ölecekti bir yolcuyu öldürmeye nasıl çalışırdı, gördüğü son şey üzerine doğru gelen alev topu ve yolcunun gözleriydi alevde parlayan nefret dolu o gözler… Alev topu adama çarpar çarpmaz onu geriye fırlattı ve adamı yaktı göğsünde koca bir yarık oluşmuştu koridora kızarmış et kokusu yayıldı ama bu kuzu eti değil insan etiydi.
Kuzeydeki adam çığlıklar atmaya başladı arkadaşı demin yanmıştı cama doğru koşmaya başladı odadan o an Merav çıktı adamı görür görmez düşürdüğü bıçağı aldı ve arkasından salladı adam ipe tutunmaya çalışırken sırtına saplanan bıçakla kuleden aşağı uçtu. Merav hocasının yanına gitti korumalar sese odaya gelmişlerdi utanç içinde adama iyi olup olmadığını soruyorlardı. Odaya Merav girdiğinde hocası ona döndü ve
“Hazırlan gidiyoruz” dedi Meravda başını sallayarak onayladı.
Büyücülerinde yardımıyla sabaha hazırlanmışlardı iki yolcuya da yiyecek, büyüler için gerekli malzeme ve silah verilmişti en iyisiyse verdikleri atlardı Kasıdur atlarıydı bunlar güçlü ve hızlıydılar. İki yolcuda kuzeye baktılar ardından da atlarını sürmeye başladılar. Kendilerini öldürmeye çalışanlar bunun bedelini ödeyeceklerdi artık sadece ödül için değil intikam için de yapılan bir görevdi bu iki yolcuda büyük kin taşıyorlardı ve yollarına çıkacak kişilere kinlerini düşünmeden kusacaklardı.