Merav yanılmış yolculuk iki gün sürmüştü.Yolcu yaşlı olmasına karşın dimdik duruyor Merav’ın birkaç metre ilerisinden seyahatine devam ediyordu, Merav ise bitkin düşmüş yolculuğun sonlarına doğru kendini kaybetme noktasına gelmişti.Yolculuk normalde bir gün sürüyordu ama bu atla geçen süreydi. Bunu unutmuştu kendine çok kızıyordu. Elbette bir gece zindanda kaldıktan sonra aklının yerinde olmaması doğaldı ama yinede bunu önceden düşünmüş olmayı diliyordu.
Yolculuk sırasında sohbet edecek çok zamanları olmuştu Merav yolcuya geçmişinden bahsetmişti yolcuda ona birkaç macerasını anlatmıştı.Aralarında yavaş yavaş bir dostluk kuruluyor gibiydi ,ikisi de uzun zamandır yalnız olduklarından ve sonunda bir dost kazanma noktasına gelindiklerinden bundan memnun bir halde bulunuyorlardı.
Merav’ın kulübesine yaklaşıklarında büyücü yoldan ayrılmaları gerektiğini düşündü. Garip davranmaya başlamıştı sanki bir şeyleri hissediyordu. Yoldan çıktıktan sonra büyücü yerden bazı bitkileri topladı bir daire çizdi içine önce çantasından çıkardığı birkaç malzemeyi ardından da otları koydu sonra büyülü sözler söylemeye başladı. Sözler bittikten sonra malzemeler tutuştular ve toz haline geldiler yolcu tozları su matarasına koydu ardından önce kendine sonrada Merav’a suyu içirdi.
-Bu iğrenç şeyde ne böyle?
Merav’ın midesi bulanmıştı tadı kum gibiydi.
-Bir iksir saklanmamız için bize yardım edecek.
-İksir mi şu yerden topladığın bitkilerle mi yaptın?
-Aslında onlar tat vermesi içindi,
Büyücü gülüyordu.
-Tadı iğrenç.
-En azından boğazını yakmıyor. Hadi yola devam edelim etrafta başka bir büyücü var tahminimce bir cüppeli bizi yakalamak için gelmiş olmalı. Artık evine gidemeyiz başka bir yere gitmeliyiz ama neresi? ımmm,
-Sanırım benim bir fikrim var,
Sesinin tonundan heyecanı belli oluyordu.
-Senin hayatın boyunca yaptığın şeyi yapabiliriz .Kuzeye terör topraklarına doğru bir seyahate çıkalım hem durumumuz bundan daha kötü de olamaz. Askerler, büyücüler ve avcılar hepsi peşimizde fakat bunların hiçbiri o bölgeye girmeye cesaret edemez oradan da kuzeydeki krallıklardan birine geçtik mi kurtulduk demektir.
-Çok cesursun genç adam. Aslında bunun cesaret mi yoksa çılgınlık mı olduğunu tam kestiremiyorum ama bu durumda yapabileceğimiz en iyi şey bu gibi görünüyor…
-Üstelik yolda bana büyü yapmayı da öğretebilirsin
Bu beklenmedik arzu ikisinin gözlerinin kesişmesine neden olmuştu bir an yaşanan sessizlikten sonra büyücü kahkahayı bastı.
-Haklısın öğretebilirim ama sen öğrenebilir misin bilmiyorum .
Sesindeki yumuşaklıktan ve yüzündeki gülümsemeden şaka yaptığı belli oluyordu. Sözlerine devam etti.
-Uzun süredir yalnızdım anlaşılan sonunda kendime bir yoldaş buldum. Sende büyük bir potansiyel görüyorum.
Yüzündeki gülümseme silinmişti.
-Hadi yola çıkalım.
-Tamam
Merav’ın son sözünü dinlemeden büyücü yürümeye başlamıştı. Terör toprakları büyük savaştan bu yana boştu hiçbir ülke buralara girmeye cesaret edemiyordu. Rivayetlere göre burada ölen askerlerin bazıları yaşayan ölülere dönüşmüş ve toprakların ortasında bir şehir kurmuştu ama bu şehri bu güne kadar gören kimse olmamıştı yada görenler hayatta kalmayı başaramamıştı.
Yolculuğun ilk iki günü büyücü Merav’a büyü ve büyücülük hakkında hiç bahsetmemişti. Merav beklentilerini büyücüye söylemese bile yüzündeki sıkıntı ifadeleri büyücüye bazı mesajlar veriyordu. İkinci günün sonuna gelindiğinde yaşlı büyücü ve onun öğrencisi dinlenmek için bir yerde durdular. Büyücü yaptığı bir büyü sayesinde konakladıkları yerin yakınında bir ateş yaktı ardından çantasından çıkardığı malzemeleri bir kaba koyup pişirmeye başladı. O bunlarla uğraşırken Merav yakmak için daha fazla odun aramaya gitmişti. Geri döndüğünde büyücüyü ateşin dibinde otururken gördü. Odunları bıraktı ve oda büyücünün tam karşısına geçti. Adamın konuşmaya hazırlanıyor gibi bir hali vardı Merav bu konuşmasının ilk dersi olmasını ümit ediyordu.
-Büyünün insanlar tarafından kullanılmaya nasıl başladığını biliyor musun ?
-Hayır .
Merav heyecanlanmıştı sevinçten gülücükler saçmaya başlamıştı bu onun ilk dersiydi.
-Uzun yıllar önce dünya karanlık güçlerin kontrolünde olduğu zamanlarda insanlar bugünküne göre oldukça farklı şekilde yaşarlardı . Şehirler daha kurulmamıştı insanlar birlik içinde değillerdi sayıları da diğer ırklara göre oldukça azdı Nysera’da oldukça zayıf bir durumdaydılar ki yaşamları boyunca hep eziliyorlardı. Sen ne yapıyorsun!!!
-Şey sadece not alıyorum bu benim alışkanlığımdır öğrendiğim şeyleri bir yerlere not alırım böylece ileride bende başkalarına öğretebilirim.
-Ehh boş işler bunlar ama neyse sen bildiğini yap ben konuya geri döneyim. Hayatlarını ya köle olarak yada sürekli birilerinden kaçarak geçiriyorlardı buraları yöneten iblisler onları efendilerinden aldıkları güçlerle tutsak ediyor birer zombiye çeviriyorlardı.
Zamanla insanlar bu güçler hakkında hikayeler yaratmaya başladı iblislerden kaçabilenler arasında yayılan bu hikayeler arkalarında merakla birlikte bir ilgiyi de oluşturuyorlardı. Bazı cesur kişiler bu gücü aramak için iblis başkentine gittiler.
Çoğunun geri dönememesiyle birlikte bazı bilgilere ulaşan ve bu bilgileri insanlara ulaştırmayı başaranlarda oldu öğrendikleri şeyler sadece sözlerden ibaretti iblis liderleri sözcüklerle askerlerine doğruluyor ve onları güçlendiriyorlardı ama güçlerini nereden aldıklarına dair ortada hiçbir şey yoktu. Hikayeler korkunç bir hale dönüşmeye başlamıştı onları öldüren esir alan iblisler bu denli güçlü bir hale sadece sözcüklerle geliyorlardı insanların bu durumda yapacağı fazla bir şey yoktu. Umutlarını yitirmeye hikayeler unutulmaya başladılar daha fazla eziyet daha fazla ölüm gördüler.
Bir gün içlerinden biri uzaklara gitti iblislerdeki gücü bulmaya başka dünyalara gitti döndüğünde yanında hiçbir şey yoktu ama artık gücü vardı olanları arkadaşlarına anlattı onlara güçten bahsetti onu nerede bulduğunu nasıl kullandığını dostlarına anlattı. Böylece ilk efendiler ortaya çıktı insan ırkı gün geçtikçe güçlendi yıllar sonra bir isyanla birlikte iblisler yenildi ve dengenin sağlandığı günlerde insanlar altın çağlarını geçirdiler.
-Peki o adam gücü nerede bulmuştu? İblislerden mi çaldı yoksa ona başka bir mi verdi?
-Gücü hiç kimseden almadı öylece gözünün önünde duran bir şeyi buldu sadece.
-Neredeydi güç?
-Kendi içinde gücü kendi içinde buldu , onca zamandır insanlar gücü hep başka yerlerde aramışlardı gücün kaynağının bir nesne yada başka büyük bir şey olduğunu düşünüyorlardı. Başlarda oda bu şekilde düşünüyordu ama yolculuğunun sonunda yaşadıkları sayesinde içindeki gücü keşfetmiş onu kullanmayı öğrenmişti.
Büyü yapmak aslında o gücü yönetmektir onu ne şekilde kullanacağın sana kalmıştır . O güç tüm insanların içindedir sadece kullanmayı öğrenmeleri gerekir başka bir şeye ihtiyaçları yoktur. O malzemelerle yapılan şeyler gerçek büyü değillerdir bunu zamanla anlayacaksın ama şimdilik sana sadece onların gücü yöneltmede yardımcı olduklarını söyleyebilirim.
-Yani aslında herkes büyücü olabilir öylemi?
-Tam olarak olmasa da bu doğru herkeste güç vardır ama miktarı değişiktir içinde fazla gücü olanlar daha başarılıdırlar diğerleriyse sadece basit şeylerle uğraşabilir.
-Anladım galiba potansiyelim derken bundan bahsetmiştin.
-Evet sende büyük bir potansiyel var.
-O gücü nasıl kullanacağımı bana öğreteceksin değil mi?
-Öğreteceğim ama daha sana anlatmadığım şeyler var onları her şeyi öğrendiğinde anlayacaksın. Hadi şimdi yemeğimizi yiyip uyuyalım daha çok uzun bir yolumuz var.
Büyücünün Merav’a anlatmadığı şeyler acaba nelerdi Merav yattığından beri bunu düşünüyordu ama artık umursamayacaktı o sadece gücü istiyordu ondan sonrası onu ilgilendirmiyordu zaman bu iki dosta neler gösterecekti.