Devador – Özgürce İlk Adım 3
İmparatorluğun terör topraklarına en yakın şehri Lield’dir. Şehir imparatorluğun kuzey doğu ucunda yer alır. Şehrin en belirgin özelliği kuruluş biçimidir. Şehir, merkezindeki kulenin etrafına kurulmuştur. Kulenin hemen dışında büyük bir yeşil park onun etrafındaysa dükkanlar vardır. Park geniş bir caddeyle şehir kapılarına uzanır, bu kapılardan giren insanlar kulenin o muazzam yapısıyla büyülenir. Ziyaretçiler kuleyi ziyaret eder etrafındaki parkta gezinir, çevrede alış veriş yaptıktan sonra otele yada dostlarının evlerine giderler.
Şehrin bulunduğu bölgede hava koşulları hep güzel geçer etrafta bir çok bitki ve hayvan yaşar. İmparatorluğun bozulmamış nadir bölgelerindendir burası. Yiyecek kaynaklarını etraftaki çiftliklerden sağlar. Kuzey bölgesi hariç tüm yönlerde çiftlikler bulmak mümkündür. Su kaynağı olarak batıdaki nehri kullanırlar buradan borularla şehrin merkezine su getirilir. Bu modern sistem eski zamanlardan beri şehirde mevcuttur. Modern bir şehirdir burası evet gerçekten moderndir imparatorluğun güçlü zamanlarında kendisi de güçlenmiştir. Savaşlar sırasında büyü okulunu yani Mavi Kulenin yardımlarıyla zarar görmemiş eski gücünü en azından şekil olarak korumuştur. Bu yüzdendir ki halk okula büyük önem gösterir her türlü konuda öğretmen ve öğrencilere yardımcı olur.
Halk orta sınıf olarak nitelendirilebilir çoğu ticaretle uğraşır geri kalanlarsa memurluk yada işçilik yaparlar. Halk kendince belli bir kültüre sahiptir, şehrin kuzeyindeki kütüphane sayesinde çoğu edebiyatla ilgilenmiştir bunun en temel sebebi ilgilenilebilecek tek bölüm olarak kütüphanede edebiyat bölümünün kalmasıdır iki yıl önce çıkan yangında geriye sadece bu bölüm kalmıştır.
“Lield’e gitmek zorunda mıyız?” Merav’ın sesinde endişe vardı bir aydır dur durak bilmeden sürekli kaçmışlardı. Yolculukları sırasında Merav bir çok şey öğrenmiş yavaş yavaş büyü yapmaya başlamıştı .Yaptığı ilk büyü “büyülü mızrak” büyük bir başarı göstermişti ve beş metre önündeki matarayı vurmuştu. Bir kaç günlük bir çabanın ardından kusursuz bir atışla matarayı vurmuştu. Yolculukları sırasınca karşılaştıkları tek problem olan birkaç hırsızı öğrendiği bu büyüyle yere devirmiş Yolcunun takdirini kazanmıştı. Askerlerle yada avcılarla karşılaştığında bu denli başarılı olup olamayacağını bilmiyordu. Bu yüzden de Lield’e gitmek istemiyordu .Şehirde koca bir askeri karargah vardı içerisinde de yüzlerce asker. Onları tanırlarsa yapacakları şey ikisinin de kafalarını vücutlarından koparmak olacaktı.
İzledikleri rotayı iki gün önce terk etmişlerdi yolcu bir anda şehre gitmeye karar vermiş ve kuzey doğuya gitmeye başlamışlardı. İki günün sonunda şehrin yakınında bir çiftliğe ulaşmışlardı.
“Bir saat sonra şehre gireceğiz, merak etme orada başımıza bir şey gelmez”
“Orası asker kaynıyor! bizi yakalarsalar ne yapacaklarını biliyorsun”
“Haberimiz buraya ulaşmamıştır hem şehirde bir çok dostum var onlar bize yardım ederler. Hepsi de önemli kişiler bizi koruyabilirler”
“Hııımmm O zaman gidelim hadi hızlan seni ihtiyar” Gülüyordu korkusu geçmiş yerine mutluluk gelmişti. Lield gibi önemli büyü okullarından birine sahip bir şehre gitmek onu heyecanlandırıyordu. Belki Mavi Kuleye de uğrayabilirlerdi orasını görmeyi çok istiyordu küçükken kule hakkında masallar dinlemişti. O zamanlar aklında koca mavi bir kule oluşturmuş umarım bir gün oraya giderim diye dua etmişti ama hayat bu güne kadar ona bu fırsatı vermemişti. Yolda düşünmeye başladı o gün, yolcuyla karşılaştığı o gün beklide hayatının en büyük dönüm noktası olacaktı artık ezilen bir çiftçi değil iyi bir büyücü olma yolundaki bir çıraktı mavi kuleye geldiği gibi diğer arzularını da gerçekleştirebileceğini düşünmeye başladı. Ardından bir şey fark etti hiçbir isteğinin olmadığını isteklerini yerine getirebilirdi ama hiçbir isteği yoktu yada en azından hatırlamıyordu. Eski isteklerini hatırlamak yenilerini de ortaya çıkarmak için hayallerine daldı.
Şehir kapısından geçerken hiçbir sorun çıkmamıştı , diğer şehirlerin aksine burada şehre gelen insanlara iyi davranılıyordu. Bunun sebebi para diye düşündü Merav bu bölgenin en önemli merkeziydi burası bir çok tüccar mal satmak yada mal almak için şehre geliyordu içlerinden birinin rahatsız edilmesi hoş olmazdı. Tüccarlar rahatlıklarına ve kendilerine saygı gösterilmesine çok önem verirlerdi genellikle de bunu paraları sayesinde sağlarlardı şehirde de bu durum geçerliydi paralı tüccarlar burada büyük saygı görüyordu .
Merav kapıdan caddeye geçtiklerinde afalladı karşısında Mavi Kule duruyordu uzun caddenin ve de parkın ardından göğü delecekmiş gibi uzanıyordu. Caddeye baktı her iki tarafta da heykeller vardı güneşin ışığıyla hepsi parıldıyordu bu sahne kendisini Kral gibi hissettirdi Şehrin kapsından güçlü bir şekilde girecek halkını caddede selamlayacak sonra da sarayına gidecekti evet sarayına Mavi Kuleye gidecekti. Dalgınlığını büyücünün ona seslenmesiyle üzerinden attı. Cadde parka kadar uzanıyordu buraya kule caddesi deniyordu kuleye gitmesinden dolayı bu adı almış olmalıydı. Gerçekten öyleydi ana kapıdan sonra dümdüz kuleye doğru uzanıyordu. Girişin hemen güneyinde karargah vardı koca bir binaydı üstünde mavi aslanlı bayrağı dalgalanıyordu. Karargahta şehirdeki diğer öğeler gibi gücü simgeliyordu bu şehir imparatorluğun en güçlü dönemlerinde parlamıştı her tarafta o dönemlerden kalma işaretler vardı. Heykeller binalar insanlar da bile bunlar görülebiliyordu.
Yürümeye başladılar karargahtan sonra ticari elçilikler geliyordu çoğu ülkenin burada elçiliği bulunuyordu tüccarlarına yardım ediyorlardı. Elçiliklerin karşısında konaklar vardı onlarda zenginlerin gücünü caddeden geçenlere belirtiyorlardı ama bunlar iki yolcu için bir anlam ifade etmiyorlardı onlar buraya bir şey için gelmişlerdi Merav’ın bilmediği ama yaşlı büyücünün bildiği bir şey için. Merav kule ye yaklaştıkça bu şeyin ne olduğunu merak etmeye başladı buraya niçin gelmişlerdi?
Caddenin bittiği yerde park başladı etraf çok güzeldi her yerde ağaçlar çiçekler vardı ozanlar şarkı söylüyor insanlar da onlara eşlik ediyordu. Parkın etrafında alış veriş için dükkanlar vardı çoğu büyülü eşyalar satıyordu. Parkın içindeki hanlar tamamen dolu olmalı diye düşünüyordu Merav ama nedense hiç birine girip yer sormuyorlardı doğruca kuleye gidiyorlardı. Kuleye yaklaştıkça büyüklüğü daha da belli oluyordu bazı insanlar yüksekliğine bakıyorlardı onlar iki yolcu gibi yeni gelmiş olmalıydılar ama Merav onlara bakmıyordu kulenin kapısının önündeki adamlara bakıyordu Paladin olduğu belli olan biri önde duruyor iki yolcunun üzerlerinden gözlerini ayırmıyordu.
Kapının önüne geldiklerinde Paladin büyücüye döndü
“hoş geldiniz, Hoca Gekil sizi bekliyor beni izleyin lütfen”
Kapı gürültüyle açıldı içerisi karanlıktı iki yolcuda paladinin peşinden kuleye girdi. Arkalarında gürültüyle kapanan kapıyı bırakarak.